“Kent Dergisi” Söyleşisi
Oyuncu, yazar, seslendirme sanatçısı ve Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Konuk, yaptığı tiyatro eleştirilerinden oluşan kitabı “Kritik” ile geçtiğimiz aylarda tiyatro severlerle buluştu. Mehmet Konuk`un deneyimlerinden ve bilgisinden faydalandığımız keyifli bir sohbette siz okurlarımızla buluşturduk kendisini.
Kritik isimli kitabınız tam olarak okurlarına ne sunuyor?
M.K.: 2007 yılından itibaren çeşitli sanat dergilerinde ve tiyatro içerikli yayın yapan internet sitelerinde, izlediğim oyunlara dair yazdığım eleştiriler yayımlandı. Halen de devam ediyorum yazmaya. Ancak bunları derli toplu bir hale getirmek istedim. Çünkü herkes deri almıyor veya bir müddet sonra internet sitelerinden yazılar kalkabiliyor. En azından bu yazılar kaybolmasın, bir kitap niteliğinde derli toplu olsun. Hiç olmadı eşe dosta, çevremdeki tiyatroculara hediye ederim diye düşündüm. Aynı zamanda gördüğüm oyunlar adına tiyatro dünyasına bir not düşebilmek ve ayrıca -biraz idealist bir bakış açısıyla- sonraki tiyatro jenerasyonlarına bir bakış açısı sunabilmek adına kitaplaştırayım istedim. Tabi ki eleştiriler, yayımlandıkları haliyle kitapta yer almadı. Daha da detaylandırdım. Zira yayın organları çok uzun yazılmasına müsaade etmiyorlar. Ben de hep toparlayarak yazmak zorunda kalıyordum. Fakat kitapta daha geniş açıdan ele aldım. Kritik kitabında sanılmasın ki sadece tiyatro oyunlarının sanatsal eleştirileri var. Tiyatro oyunları üzerinden sosyo-psikolojik ve siyasî analizler yapmaya gayret ettim. Bu sebeple, sadece tiyatrocuların yada tiyatro sevdalılarının değil, yazmış olduğum 2007 ila 2014 yılları arasında sahnelenen çeşitli oyunlar üzerinden siyasi ve toplumsal olaylara, öte yandan oyunlarda yer alan psikolojik argümanlara da dikkat çekmeye çalıştım.
Tiyatro eleştirmeni olmak, günümüz Türkiye`sinde özellikle tiyatro seyircisinin az olduğu bir ülkede sizce ne ifade ediyor?
M.K.: İşimizi iyi yaptığımız zaman her iş, her eylem, her adım çok anlam ifade ediyor. Genişçe bir kova suyun içine atılan bir damlacık boya dahi suyun rengini tamamen değiştirmeye yarayabiliyor. Biz yeter ki değiştirmek isteyelim. Seyirci azlığına gelecek olursak; ne yazık ki bir gerçek. Tabi bu salt hükûmetlerin, politikaların veya insanımızın sanat merakının az oluşundan kaynaklı değil. Kendimizi de eleştirmeliyiz. Sanat icracısı insanlar olarak kendimizde ve sanat adına yaptıklarımızda da kusur bulmalıyız. Aslında görünen o ki kendimizi ve işimizi tam manasıyla ifade edemiyoruz. Yada bir adım ötesine gidelim, daha ağır bir eleştiri de bulunayım; demek ki sağlam kalitede işler çıkaramıyoruz. Bunları sorgulayalım lütfen! Öte yandan, buluşma karşılıklı atılan adımlarlarla olur. Demek ki biz de tam anlamıyla gereken adımları atamamışız ve kendimizi doğru yansıtamamışız ki halen sanata olan ilginin azlığından yakınıyoruz. Sürekli birilerini suçlamak işin en kolayı ve biz kolaya kaçıyoruz. Oysa böyle bir lüksümüz yok. En basit haliyle bile adama derler ki yıllardır bu işi yapmaya gayret eden, yapan nice insanlar olarak neden hala kendiniz, anlatamadınız, neden sanatçılar olarak hala seyirci sayısını ideal bir düzeye çıkaramadınız? Tabi ki bunlardan bizler de sorumluyuz. İşin aydınlatma kısmına gelecek olursak; bu sanatçının, eğitimcinin, aydın kesimin değil de kimin işi acaba? Ama biz beceriksizliğimizden değil de sürekli birilerinin alamamasından dem vuruyoruz. Bu ifadeler kimilerinin zoruna gidebilir ama olsun, ben yine de hakikati ifade etmekten geri durmayacağım. Artık biraz kendimize de dönüp bakmalı ve bu işleri icra eden kişiler olarak nerede eksik yaptığımızı görmeliyiz.
Bütün bu olumsuzluklara veya sıkıntılara rağmen yine de umudu yitirmemeliyiz. Ben hep bu saikle, bu enerjiyle kendimi diri tutmaya gayret ediyorum. Bir kişi bile faydalanabilirse veya ben yazarken tek cümle bir şey öğrenebilir yada kendimle ilgili, çevremle ilgili bir şeylerin farkına varabilirsem diye yazmaya, çalışmaya devam edeceğim. Faydalananların olduğunu da görüyorum. Birçok sanatçının verdikleri dönütten de bunu anlıyorum. Anladıkça da tabi ki memnun oluyorum. Sağolsunlar.
Sizi yeni çıkan kitabınız sayesinde tanıma şansı buldum, peki okurlarımız için kendinizden bahsedecek olursanız neler söyleyebilirsiniz?
M.K.: Zor bir iş kendinden bahsetmek. İlk röportajda bu kadar zor bir soruya itmeyin beni. J İşin şakası bir yana… Malatyalıyım. Asıl mesleğim psikolojik danışmanlık. Bir yandan da tiyatro eleştirmenliği yapıyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gösteri Sanatları Merkezi oyunculuk bölümü mezunuyum. Arada bazı oyunlarda görev alıyorum. Elimden geldiğince iki işim için de koşturuyorum.
Tiyatro üzerinde oluşan baskılar, tiyatronun geleceğini sizce nasıl etkiliyor olabilir?
M.K.: Emin olun, tiyatro üzerinde her daim bir baskı olmuş bu ülkede. Bunun en büyük nedeni de tiyatronun ciddi bir yüzleştirme sağlamasıdır. Toplumdaki, bireydeki ve erkteki bütün çarpıklıkları insanın yüzüne yüzüne vurur. İşte asıl kaldırılamayan ve kabullenilemeyen budur. İnsanların birçoğu açıklarının, eksik gedik yanlarının ortaya çıkarılmasından haz duymazlar. İsterler ki sürekli her şeyleri sütlimanmış gibi veya doğruymuş gibi yansıtılsınlar. Yada yapılan her icraat herkes tarafından doğru kabullensin isterler. Oysa bir defa eleştiriye kulak verebilseler, tiyatronun ayna olabilme, katarsis sunabilme görevini bir keşfedebilseler en büyük faydayı da kendileri görecektir. Son dönemlerde ise o kadar saçma bir inada dönüştü ki hem seküler olduğunu iddia eden kesim hem de muhafazakâr olduğunu söyleyen kesim birbirlerine bir şeyleri kabul ettirme derdine düştüler. Birbirlerini dinlemiyorlar bile. Oysa bir karşı karşıya gelip orta noktada buluşma maksadında olsalar, hakikaten hem kendi adlarına hem sanatımız adına daha verimli işler çıkacak ortaya. Ne yazık ki bu didişmede olan seyirciye ve tiyatro sanatının bizzat kendisine oluyor. Ama bunun bile faydasını göreceğiz en kısa zamanda. Yakın süreçte zaten meyvesini toplayacağız bu garip ama yine de bir faydaya dönüşen çatışmanın…İdealist gençler ve bu saçma didişmeden rahatsız olan objektif insanlar “Amaaan yeter be, bıktık ikinizden de” deyip farklı açılımlarla, yeni metot ve tarz arayışlarıyla öne çıkacaklar. Bu da sanatımızın gelişimine büyük katkı sağlayacaktır.
Kitabı keşfedip yer verdiğiniz ve bu röportajda bulunduğunuz için teşekkür ederim. Sanat adına gösterdiğiniz çabayı da ayrıca takdir ediyorum. Kolay gelsin…