Ülkemiz adalet sistemine dair ağız dolusu kötü lâflar ediyorum ama ne fayda. Adalete olan inancımı yitirmeye çalışmadan, inatla umudumu daim tutmaya çalışıyorum her şeye rağmen… O savunduğu namlunun bir gün kendisine de yönelebileceğini düşünmeden ohhlar çeken insanlara ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu metni tam yazmaya koyulurken hissettiklerim tam olarak bunlardı çünkü Hrant Dink davası sonuçlandı; “Ogün […]

Read More

Farkındayım, biraz iddialı bir başlık oldu ama bu oyun hakkında gerek eleştirmenlerin yorumlarına, gerekse oyunu izleyip çooook üst perdeden eleştiri yapıp, eleştirmeyi de sadece yermek olarak algılayanların yorumlarına baktığımda haksızlık yapıldığını görünce, savunma gereksinimi duydum. Daha önceki yazılarımı takip edenler bilirler ki naçizane, bir yandan tiyatro ile ilgili faaliyetlerimi yürütürken bir yandan da meslek olarak […]

Read More

Öncelikle hararetli bir şekilde eleştiri oklarını çevirmek maksadı ile oyun içinde bana göre hatalı olan noktaları not edip oyunun sonunda da bana o notların çoğunu yırtıp attıran oyun ekibine teessüf ederim. Bana göre, bu oyun tamamen eleştiri maksadıyla yazılmış manifesto niteliğinde yazılmış bir oyundur. Belki bazı meslektaşlarımın gücüne gidecek ama olsun yine de asıl mesleğim […]

Read More

Mavi Marmara gemisi Gazze’deki İsrail zulmü altında bulunan Filistinlilere yardım götürmek maksadıyla yola çıktığı zaman çok takdir etmiştim. Çünkü bu, zulme bir başkaldırıydı. Orada açlıkla, hastalıkla, ölümle baş başa bırakılmaya çalışılan insanlara el uzatmak anlamına geliyordu. Filistinlilere gönderilen “biz de sizin yanınızdayız” mesajıydı. Bir anlamda İsrail’in çavuşluğuna da kafa tutmak demekti. Sonrasında İsrail resmen insan […]

Read More

Aydın Orak, 2003 yılında Cihan Şan’la birlikte kurup daha sonra yalnız başına gün be gün büyüttüğü Tiyatro Avesta ile Kürtçe tiyatro yapan gruplara öncülük eden bir isim. Avesta’dan sonra Türkiye’de farklı dillerde tiyatro yapmanın önü daha da açıldı. Elbette bu konuda evvelden verilen mücadelelerin, demokratik girişimlerin yada demokratik desteklerin ve kanunlarda yapılan değişikliklerin, aynı zamanda […]

Read More

Şems’i de Mevlâna’yı da biliriz. Aralarındaki muhabbeti, derin ilmi, çağları aşmış gelen fikirleri hepimizin malûmudur. Bu ikilinin ilişkileri ve fikirleri üzerine nice eserler yazıldı, nice filmler ve oyunlar yapıldı. Konya elinde Mevlâna ilim – irfan sahibi biri olmasına, makam mevki bağlamında yüksek yerlerde bulunmasına rağmen bir türlü iç huzuru bulamamakta, tebriz’den yola koylup Bağdat’ta, Şam’da […]

Read More

Hani bazı konular vardır ya işlendiği zaman alıcısı, izleyeni, meraklısı epey vardır, kazancı cepte garantidir. Bunu bilen bazı tiyatro grupları da hemen o konular üzerinden kısa vadede para kazanmak maksadı ile derme çatma bir şeyler karalarlar, üç – beş kişi bir araya gelerek ucuz oyunlar yaparlar. Sanat kaygısı güdülmez, asla seviye düşünülmez, üstüne üstlük adeta […]

Read More

The Club’un ilk defa bir oyununu izledim. Bir yönü hariç genel olarak grubu sevdim. Çok dinamik, hevesli ve tiyatroda yeni şeyler yapmak için çırpınan bir grup. Bir de gruplarının ismi yabancı olmasa daha iyi olacak. Hangi alanda hizmet verirse versin hiçbir yerin adının yabancı olmasına tahammülüm yok. Grubu da bu sebepten ötürü izlemek istemiyordum. Derken, […]

Read More

Birçoğunuzun malûmudur; Anton Çehov yazdığı oyunları gerçekçi bir üslûpla yazar ve bütün oyunlarının da aynı gerçekçilikle yönetilmesini ister. Eğer oyunun da göl kıyısında bir sahne koymuşsa adeta sahnede gölün olmasını ister. Yazarın elbette böyle bir tasarrufu vardır. Çünkü metnin sahibi yani yaratıcısı odur. Yazdığı oyunların ne şekilde yönetilmesi konusunda elbette ve pek tabiidir ki söz […]

Read More

İnsan, en doğal haliyle dünyaya gönderilir. En çıplak, en duru, en avaz avaz haliyle… İlkin utanma, kapanma duygusu sunulur kendisine. Daha doğrusu öğretilir. Bacaklarıyla, kollarıyla, başıyla direnç göstermeye çalışır üstüne giydirilmeye çalışılanlara. Ama nafile; bazen kandırılarak, kendisine şirinlikler yapılarak bazen de poposuna vurularak örtünmeye başlar. Giydirilen şeyin şekli, rengi bile başkaları tarafından belirlenir. Aslında ilk […]

Read More

“Ve Diğer Şeyler Topluluğu” ve topluluğun kurucusu olan Yeşim Özsoy Gülan hemen hemen her sezon ürettikleri fikirleri, yeni projeleri ve kendi oyunları ile tiyatro camiasında farklı bir renk olmaya devam ediyor. 2001 yılından bu yana sürekli bir üretim içinde olan topluluk, hali hazırda var olan tiyatro denemelerinin üzerine eklemeler yapmanın yanı sıra Türkiye tiyatrosuna ve […]

Read More

“Bu sene çok da zevk alabileceğim bir oyun izleyemiyorum.” diye serzenişte* bulunurken Kemal Kocatürk rejisiyle Lysistrata az da olsa yüreğime su serpti. *(Bu serzeniş sadece benim değil sohbet ettiğim eleştirmenlerin, seçici kurul üyelerinin, tiyatro üzerine kafa yoran herkesin serzenişidir.) Aristophanes’in milâttan önce 400’lü yıllarda yazdığı Lsysistrata’yı tiyatroyla alâkadar olan herkes bilir ama kısaca değinmekte fayda […]

Read More